Sunday, July 22, 2012

İftar soframızın başında birkaç dakikalık tefekkür


Dün söz verdik; Ramazan bereketine ve oruç ibadetine ilişkin birkaç ilahi müjdeyi hatırlamamız icab ediyor. 

Lakin İslam coğrafyasını, gayr-ı müslim işgalcilerle işbirliği halinde güya yeniden şekillendiren İslamcı kisveli Deccal çömezleri, yıllardan beri ne üç ayları bıraktılar, ne Ramazan, ne oruç, ne bayram… 

Ne gönül huzuru bıraktılar, ne ibadet huzuru ve zevki, ne damak tadı! 

Ne İslam bıraktılar, ne İslam coğrafyası, ne İslam medeniyeti, ne de Müslüman… İslam coğrafyasının her yanını ateşe veriyorlar, yakıyorlar, yıkıyorlar, kalleşçe vuruyorlar. 

İşgalciler, ilk planda yapacaklarını yapıyorlar. Lakin zayiatları artınca bir adım geri çekilerek, İslamcı kılıklı satılmış yerel uşaklarını ve bölgesel maşalarını kullanıyorlar. 

Müslümanların hanelerini başlarına yıkıyorlar. Bismillah diyerek iftarını açmak üzere ağızlarına götürdükleri lokmalarını gırtlaklarını tıkıyorlar! 

Alemlere rahmet Hz. Muhammed’in (sav) “herc” olarak haber verdiği, ahir zaman fitnesi bu olsa gerek! 

İftar soframızın ve ömrümüzün bereketi için birkaç dakika tefekkür edelim lütfen… 

Bir taraftan Afganistan’da, Irak’ta, Mısır’da, Libya’da, Suriye’de “Amerika’ya uygun İslam ve Haçlı’ya uyumlu demokrasi” tesis etmek üzere, gayr-ı müslim BOP işgalcileriyle işbirliği içinde masum Müslümanlara kıyıyorlar. Diğer taraftan iktidar koltuklarına dört köşe kuruldukları Müslüman mahallelerinde güya iftar çadırları açıyorlar… Müslümanlara zokalarını yutturuyorlar! 

Allah ve Rasulü aşkına, Ehl-i Beyt aşkına artık yutmayın bu Deccal zokalarını… Ey yüce millet! 

Ey ümmet-i Muhammed, şu mübarek Ramazan hürmetine, bu İslamcı kisveli Deccallerin göz boyamak için kurdukları debdebeli sofralardan kaçın, kaçının… Bunların fitnesinden Allah’ın rızası ile kurulan iftar sofralarındaki Tevhid ve İslam kardeşliğine sığının! 

Ağzına aldığınız her lokmada, en az sizin kadar komşu ülkelerdeki Müslümanların da ağızlarına bir lokma ekmek koyma, bir bardak su içme hakkı bulunduğunu düşünerek iftarınızı açın Allah aşkına! 

“Oruç benim içindir, onun mükafatını ancak ben veririm” (Buhari, Sahih, Savm, 9; Müslim, Sahih, Sıyam 164) diye ilan ediyor Muhammed’inin lisanından Yüce Allah… 

Allah için orucunuzu tutarken, Allah için orucunuzu açarken; Allah için Müslüman kardeşinize gönül sofranızda da bir yer ayırın, onlara sevgi besleyin, onları iman sevginizle besleyin… Allah’ın haram kıldığı ve Müslüman kardeşlerinizin başlarına BOP ateşi yağdıran gayr-ı müslimlerle ve onlara maşalık yapan satılmış İslamcılarla varsa  gönül bağınız kopartın! 

Kopartın ki, Allah nazar etsin; rahmet ve bereket indirsin gönüllere ve hanelere… İlahi nazara ilişelim böylece! 

Ramazanın ilk gününe ait Nebevî müjde böyledir: “Ramazan ayının ilk gecesi, Yüce Allah kullarına nazar eder, rahmetiyle tecelli eder. Allah, nazar ettiği kimseye de ebediyyen azab etmez” (Beyhaki, Şuab’ul İman; El-Metcer’ur Rabih, c. 1, s. 187, H. No: 711). 

“Şeytanlar bağlanır, cinlerin azgınları zincire vurulur”(Buhari, Sahih, Savm, V;  Bihar’ul Envar c. 96, s.366, 342, 340). Ancak “Münafıklar, Mü’minleri gafil avlamak ve güya noksanlarını açığa çıkarmak için seferber olur, Müslümanların peşlerine düşerler” buyurur Allah Elçisi (İbn Huzeyme, Sahih, III/188; El-Metcer’ur Rabih, c. 1, s. 186, H. No: 705). Bu münafıklara gönüllerini ve paçalarını kaptıranlar, Ramazan bereketlerini yitirirler. 

“İftarda acele etmek” ve “sahura kalkmak” suretiyle oruç ibadetinde gayr-ı Müslimlere muhalefet etmek, Hz. Peygamberin bereket fermanıdır (Müslim,Sahih, Siyam: 46; Tirmizi, Sünen, Savm: 17; İbn Hibban, Sahih, H. No, 3498). 

Gayr-ı Müslümlere muhalefet etmek üzere gece sahura kalkan mü’min, gün ortasında gayr-ı müslime maşalık yaparak Müslüman kardeşine savaş naraları atamaz! 

Rasulullah’ın, sahura kalkanlara bir başka müjdesi de Allah ve meleklerinin salatıdır: 

“Sahurun tamamı, her şeyiyle berekettir. Sahuru terk etmeyiniz. Allah ve melekleri, sahura kalkanlara salat ve selem eder” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, III/44). 

Allah adına gönülden sevdiği Mü’min kardeşini, iftar sofrasına konuk eden kul, günahlarından tertemiz kılınır. Hatta oruçlu olan misafir mü’minin sevabından hiçbir şey eksilmeksizin aynı karşılık iftar ettiren kişiye verilir, kendisine ateşten kurtuluş beratı takdim edilir (İbn Huzeyme, Sahih, H. No: 1887; Beyhaki, Şuab, H No: 3608; el-Metcer’ur-Rabih, c. 1, s. 188, H. No: 713). Bu lütuf, Rasulullah’ın müjdesidir! 

Bu müjde üstüne, yiyecek hiç bir şeyimiz yok ki ey Allah’ın elçisi, diyen sahabesine “Bir tane hurma, bir bardak süt yahut bir bardak su bile de olsa iftar sofranızda bir mü’mini ağırlayın” buyuruyor Kutlu Nebi (İbn Huzeyme, Sahih, H. No: 1887; el-Metcer’ur-Rabih, c. 1, s. 188, H. No: 713). 

Bu nebevi hatırlatma hepimizedir şüphesiz! 

Bir Mü’mini iftar sofrasına konuk etmenin bereketi böyle büyük bir berat ve kurtuluş ise; böylesi bir  mübarek oruç ikliminde, İslamcı kılığında Haçlının kalleşçe tezgahtarlığına soyunarak Mü’minlerin başlarına iftar sofralarını yıkmanın vebalini, varın siz hesab edin… Hiçbir izahat ve bahane bu büyük cinayetlere ortaklığı hafifletemez! Bu ahvali ve müjdeleri, iftar soframızın başında ezanı beklerken birkaç dakika tefekkür edebilirsek, gönül coğrafyamız başta olmak üzere tüm İslam coğrafyasının huzur bulmasının kapıları aralanır inşallah! 

Tekrar Ramazan-ı Şerifiniz mübarek olsun, gönlünüz ve haneniz bereketle dolsun, geçmişlerinize rahmet olsun efendim! M.Emin Koç-Y.Mesaj

No comments:

Post a Comment